BİLGİ ARŞİVİM
  ESKİ DEVLETLER
 

 

 

 

 I. GÖKTÜRK DEVLETİ

552 yılında BUMİN KAĞAN tarafından Orta Asya'daki AVAR hakimiyetine son verilerek kuruldu. Başkenti ÖTÜGEN'dir. Bumin KAĞAN kardeşi İSTEMİ YABGU'yu ülkenin batı topraklarına gönderdi.

İSTEMİ YABGU'NUN BATI SİYASETİ:
İstemi Yabgu İpek yolunu kontrol etmek amacıyla AKHUNLARA karşı İran'daki SASANİ devletiyle işbirliği yaptı. Bu işbirliği sonucu Akhun Devletinin toprakları Sasaniler ve Göktürkler tarafından paylaşıldı.
İstemi Yabgu; bu defa Sasanilere karşı BİZANS ile işbirliği yaparak, Sasani devletinin zayıflamasını sağladı.

 

 

NOT: Göktürk- Bizans işbirliğinin Sasanileri zayıflatması, Hz. Ömer Devrinde İslam Ordularının Sasanileri yenmesini kolaylaştırmıştır.

 

GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI VE YIKILMASI:
Bumin Kağan'dan sonra yerine sırasıyla oğlu Ko-Lo, Mukan(En parlak devir), Tapo ve İşbara geçti. Bu süre içinde Batı Yabgusu İstemi Yabgu daima doğudaki hakana bağlı kaldı. Ancak İstemi Yabgu'nun ölümünden sonra yerine geçen oğlu TARDU aynı itaati göstermedi. Çin'in kışkırması ile I. Göktürk Devleti Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrıldı. Her ikisine de daha sonra Çinliler son verdi.

II. GÖKTÜRK DEVLETİ(KUTLUK DEVLETİ)(682-744)

I. Göktürk devletinin parçalanıp yıkılmasıyla, Çinin egemenliğinde yaşayan Türkler, 50 yıl süren bir esaret dönemi yaşadılar. Bu süre içinde defalarca Çine karşı ayaklandılar. Ancak başarılı olamadılar. 682 Yılında KUTLUK KAĞAN'ın başlattığı ayaklanma başarılı oldu. Türkler Çinlileri topraklarından atarak yeniden bağımsızlıklarına kavuştular.(682). II. Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK DEVLETİ de denir.

NOT: Kutluk Kağan Çine karşı "Ulusal Kurtuluş Savaşına" girişerek II. Göktürk devletini kurmuştur. Bu özelliği ile Kutluk Kağan Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran M.Kemal Atatürk'e benzer.

II. Göktürk Devleti en parlak devrini BİLGE KAĞAN zamanında yaşamıştır. Bilge Kağan ülkeyi kardeşi KÜLTİGİN ve veziri TONYUKUK ile yönetmiştir. Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan Devlet; Karluk, Basmil ve UYGUR Türkleri tarafından 744 yılında yıkılmıştır.

GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ ÖNEMİ:
1)- Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet, Göktürk Devleti'dir.
2)- Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında) Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı kaynaklarını oluşturmuşlardır.
3)- Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000 yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede yaşanmıştır.
4)- Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte ikinci defa tek bayrak altında toplamayı başarmışlardır.

GÖK-TÜRK HAKANLIKLARI

6. asır ortalarında kurulan Gök-Türk hakanlığı, Türk kültürünün en iyi temsilcisi olmuştur. Bu yönüyle Asya'daki Büyük Hun İmparatorluğundan sonra ikinci büyük Türk İmp. değerini taşır. Gök-Türk Hakanlığı
"TÜRK" sözünü ilk defa milli devlet adı olarak kabul etti. Doğudaki Yakut Türkleriyle, batıdaki Oğur Türklerinin bir kısmı dışındaki bütün Türk asıllı kütleleri birleştirip bir çatı altında toplamayı başarmıştır.

Bu kütleler daha sonra gittikleri yerlerde "Türk" adını ve Gök-Türk idari,siyasi ve iktisadi geleneklerini yaşatmışlardır. Bu Türklerin tarihinde Gök-Türk teşkilatının, edebiyatının, hayat anlayışının ve töresinin izleri devamlı olarak görülmüştür. Orta-Asya, Türkistan, Maveraünnehir, Kuzey Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Balkan Türkleri, Göktürk'ler yolu ile Türk'tür.

6.-9.YÜZYILLARDA ORTA ASYA


1-TÖLES'LER: Bütün Orta Asya'da yayılmış olan en kalabalık Türk grubudur. 50 kadar kabileden meydana gelmekteydi. Bu kabileler Hun'lardan geldikleri gibi, dilleri ve örf adetleri de Göktürkler'inki ile aynı idi. Göktürkler zamanında Orta ve doğu Asya da gruplaşan Töles'ler rol oynamıştır.
2-
TARDUŞ'LAR: Töles'lerin en zengin ve cesur kabilesi olup Orhun nehri ile Altaylar arasında bulunuyorlardı.
3-
UYGURLAR: Tola Irmağının kuzey bölgesinde yer almışlardı.
4-On-OKLAR: Altayların batısında Seyhun yakınlarına kadar uzanan geniş bölgeye yayılmışlardı. 10 kabileden kurulu olup "Batı Göktürkleri"
diye anılırlardı. Türgiş'ler ve Karluk'lar bunlar arasındadır.
5-BASMIL'LAR: Daha çok İç Asya'da BEŞBALIK
havalisinde görülen Basmıl'ların yabancı bir kavim olup Türklerle karıştığı belirtilmektedir.
6-
KIRGIZ'LAR: Baykal'ın batısında Yenisey ırmağının kaynakları bölgesinde idi.
7-
OĞUZ'LAR: Selenga Irmağı-Ötüken bölgesinde bulunuyorlardı.
8-KİTAN, TATABI, DOKUZ-TATAR, OTUZ-TATAR: Moğol soyundan kabileler doğu bölgesinde KERULEN ve ONON nehirleri çevresinde yaşıyorlardı.

Bu topluluklar, zaman zaman yer değiştirdikleri gibi, arada bir çözülen boylardan yeni birlikler de meydana gelmekteydi. Yani bu etnik yapı oldukça hareketli ve oynaktı.

BİRİNCİ GÖK-TÜRK HAKANLIĞI


Göktürk'ler tarih sahnesine Altay dağlarının doğu eteklerinde çıkmışlardır. Demircilikle uğraşıyorlar ve Juan-Juan'lara silah yapıyorlardı. Türk kütlesi Juan-Juan'lara federatif nitelikte bir bağla bağlıydı.

Göktürk Devletinin kurucusu BUMİN'in atası "ŞAD" ünvanını taşıyordu. (Bilge Şad) Bumin'den hemen önce gelen TUVU adlı kralda "büyük yabgu" olarak tanınıyordu.

GÖKTÜRK DEVLETİNİN KURULUŞU VE BUMİN KAĞAN

Bumin 534 yılında Kuzey Tabgaç hükümeti ile siyasi ilişki kurmuştu. 542 yılında akıncılarının başında
HUANG-HO ırmağı yakınlarında görülmüştü. 545 yılında Tabgaç hükümdarının gönderdiği elçiyi "İmparatorluktan nezdimize elçi geldi, devletimiz bundan gurur duyar" sözleri ile karşılamıştı.

Bumin Juan-Juan'lara karşı ayaklanan bir kısım Toles'lerin isyanını 546'da bastırmıştı. O devlet hükümdarı ile eş değerde olduğunu göstermek için Juan-Juan devletinin hükümdarının kızı ile evlenmek istedi ama bu isteği kabaca reddedildi. Bunu üzerine Batı Tabgaç prensesi ile evlendi ve Juan-Juan'lara savaş açtı. Savaşı üstün bir şekilde kazandı Juan-Juan hükümdarı intihar etti.

Bu zafer üzerine Bumin "İL-KAĞAN" ünvanını alarak hakanlığını kurdu. Eski Hun İmp. başkent bölgesi olan Ötüken'i merkez yaptı(552) ve aynı yıl içinde öldü.

MUKAN KAĞAN'IN HÜKÜMDAR OLUŞU


Bumin Devletinin batı kanadını
"yabgu" unvanını taşımak üzere küçük kardeşi İstemi'ye vermişti. İstemi batıda fetihlerine devam ederken Ötüken'de Bumin'in oğlu KOLO iktidara geçti. Fakat o da çok yaşamadı. Bunun üzerine MUKAN hakan oldu. (553)

Tarihi kayıtlar Mukan Kağan'ın heybetli bir görünüşü,parlak ve etkili gözleri olduğunu yazar. Kudretli ve haşin bir hükümdar olduğu da belirtilmiştir. İktidarı zamanında (553-572)Göktürk Devleti haşmetli çağına ulaşmıştır.

Mukan Kağan Juan-Juan'lara son bir darbe daha indirerek bu devletin tamamen tarih sahnesinden silinmesini sağladı. Daha sonra doğuda Kitan'ların, Kuzeyda Kırgız'ların ülkelerini hakimiyeti altına aldı. Çin'de Batı Tabgaç'ların yerine geçen Çu Hanedanı ile öteki Çi Hanedanını baskı altına aldı. Batıda İstemi'nin harekatı devam ediyordu. Bu bölgedeki Ak-Hun devleti ile Maveraünnehir halkı Çin'den yardım istemişlerdi. Onlara Çin askeri desteğinin sağlanmasını önledi.

564'ten sonra Çi başkentini kuşatan Mukan Kağan kızı Aşına'yı Çu İmparatoru ile evlendirdi. Geniş ülkelere ve 100.000 kişilik bir orduya sahip olan Göktürk hakanı Çin İmp. tarafından akrabalık kurma yolu ile yatıştırılmıştı.

İSTEMİ YABGU VE BATI SİYASETİ


Mukan'ın emrindeki ordu Hakanlığın doğu kanadının ordusuydu. İstemi kumandasındaki ordu ise batı bölgesinde hareket halindeydi. İstemi Altayların batısını Isık Gölü ve Tanrı Dağlarına kadar kısa zamanda hakimiyetine aldı. Geniş çaptaki siyasi ve askeri faaliyetleriyle Orta çağın en büyük iki devleti olan Sasani İmp. ve Bizans'ı Göktürk politikasının izinde yürütmeyi başardı. Böylece Türk Hakanlığını bir dünya devleti durumuna yükseltti.

O zamanlar Ak-Hun'lar ipek transit ticaretini ellerinde tutuyorlardı. İstemi onları baskı altına aldıktan hemen sonra müttefiki durumundaki Sasani hükümdarı Anuşirvan'a kızını vererek evlilik yoluyla akraba bağı kurdu. Bu iki müttefik tarafından sıkıştırılan Ak-Hun Devleti yıkıldı ve toprakları bu iki devlet tarafından paylaşıldı. Maveraünnehir, Fergana'nın bir kısmı Batı Türkistan'ın güneyi, Kaşgar, Hoten vb. Göktürkler'in eline geçti. Böylece İç Asya kervan yolu üçüncü kez Türklerin kontrolüne girmiş oldu.

Ancak bu sırada Sasani hükümdarı Anuşirvan huzursuzluk çıkarmaya başladı. Ak-Hun'lara karşı kazanılan zaferde pek faydası olmamıştı,buna rağmen aslan payını almıştı. Yinede memnun değildi.Kervan yolu üzerindeki Maveraünnehir'i ele geçirmek istiyordu. Ayrıca ipek ticareti dolayısıyla Türklerin eline geçen yüksek gelirden onları mahrum bırakmak istiyordu. Bu gergin ortamda İstemi'nin gönderdiği elçileri bile hile yaparak öldürttü.

Göktürk fetihleri bu sırada Hazar Aral kuzeyine doğru gelişmekte idi. İstemi İran ile uzlaşmaktan ümidini kesince, Bizans'a döndü. İstanbul'a bir elçilik heyeti gönderdi. Sogd'lu tacir ve diplomat MANYAK bu heyetin başkanıydı. (568)
Tarihte Orta Asya'dan Doğu Roma'ya giden ilk resmi heyet budur.

İpek meselesi Göktürkler kadar Bizans'ı da yakından ilgilendiriyordu. Onlarda Sasani'lerin aracılığından kurtulmak istiyordu. Bu bakımdan Bizans imp. 2.Justinos Türk elçilerini ilgi ile karşıladı. İstemi'nin Türkçe gönderdiği mektuptan ve Manyak'ın ağzından işin ciddiyetini anladı.

2.Justinos, ittifak anlaşması yapmak üzere Bizans umumi valilerinden ZEMARKHOS başkanlığında bir heyeti İstemi'ye gönderdi. Bizans elçileri Türk heyeti ile birlikte Karadeniz, Kafkaslar, Hazar Denizi, Aral Gölü, Talas yolunu takip ederek Tanrı Dağlarındaki Ak Dağ'da İstemi Yabgu'nun huzuruna çıktılar.

İstemi'nin Bizans ile anlaşma siyaseti istenilen sonucu verdi ve 571 yılında Sasani Bizans çatışması başladı. Bu sırada Göktürklerin hakimiyeti Harezm'e ve daha kuzeye doğru yayılmış ve oralarda Taşkent vb. gibi 8 bölge hakanlığa bağlanmıştı. İsteminin orduları Azerbaycan'a girdi.

Bu arada Göktürk Bizans siyasi ilişkileri bozuldu. Çünkü Bizans'lılar Güney Kafkasya'daki Sabar Türk hakimiyetini yıkarak bu Türk kütlesini dağıtmış Juan-Juan artıklarını ise ülkesinde barındırmaya başlamıştı. Böylece Göktürklerin Azerbaycan üzerinden gelerek Güney Kafkasya'daki Türklerle bağlantı kurma teşebbüsünü de engellemiş oluyordu. Bu sebeplerle İstemi doğrudan doğruya İran'a hücum etmedi. Fakat İstemi Yabgu'nun geliştirdiği siyasetin bir başka önemli sonucu da şu idi: 19 yıl süren Sasani Bizans mücadelesinden sonrada iki devletin arası düzelmemişti. Nihayet Bizans İmp. Herakleios'un Sasani başkentine kadar uzanan seferleri (622-628) bu devletin son mecalini de kırmış, bu durum İran'da İslamiyet'in yayılmasında büyük önem arz etmişti.

 



Konu başlıkları

[gizle]

ASYA HUN DEVLETİ (BÜYÜK HUN DEVLETİ) (MÖ. 220-MS.300

* Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir. Tarihte bilinen İLK TÜRK DEVLETİ'dir.
* Bilinen ilk hükümdarı TUMAN(Teoman)'dır. Teoman'dan sonra yerine oğlu METE HAN geçmiştir.
* Asya Hun devleti METE HAN zamanında en geniş sınırlarına ulaşmıştır.
* Çinliler Türk akınlarına karşı koymak için ÇİN SEDDİ'ni yaptılar.

NOT: Tarihte ilk defa bütün Türkleri tek bayrak altında toplayan Türk Devleti Asya Hun devletidir.

 

 

* Büyük Hun Devleti VERASET SİSTEMİ ve ÇİN SİYASETİ nedeniyle Doğu ve Batı Hun Devleti diye ikiye ayrıldı.
Batı Hunları ARAL GÖLÜ civarına göç etmek zorunda kaldılar. Doğu Hunları ise Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrıldı. Ve daha sonra Çinliler tarafından ortadan kaldırıldı.

ÇİN SEDDİ

 

 

TÜRKLERDE VERASET SİSTEMİ NASILDI?
Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Ve ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı. Her prensin (TEKİN) hükümdar olma hakkı vardı.

NOT: Bu anlayış Türk devletlerinde sık sık taht kavgalarının çıkmasına ve Türk devletlerinin parçalanmasına sebep olmuştur.

 

HUNLAR'DA DEVLET TEŞKİLATI

Hun Devleti otlağı bol besiciliğe elverişli bozkırlar bölgesinde kurulmuştu. Tarıma uygun toprakları nerdeyse hiç yoktu. Bu yüzden ekonomisinin temeli, başta at yetiştiriciliği olmak üzere hayvan yetiştirmek üzere idi. Bunun sonucu olarak sosyal durum, Çin'dekinden çok farklıydı. Çin'de geniş toprak sahipleri ile köle sınıfı vardı. Hun bölgesinde ise ne malikanelere ne de toprak kölelerine rastlanıyordu. Akrabalık bağları ile birbirine sıkı sıkı bağlı olan aileler, kabileleri meydana getiriyor, kendilerini savunmak için daima silahlı yaşayan kabilelerin sıkı işbirliği yapmalarından da devlet doğuyordu.

Bu yapısı ile ve ordunun Mete tarafından tanziminden sonra, devlet merkezden idare edilen bir "askeri teşkilat" haline gelmişti. Askeri karakterde olması ve gerekli şartların (bozkırda eğitilmiş olmak, at ve silah)bulunması sebebiyle de fütühata açıktı. "Köylü" Çin devletinden bu yönü ile ayrılıyordu.

Çin'de esas rejim "Feodalite" idi. Hun Devletinde ise Merkeziyetçilik hakimdi. Bu devlette Çinliler ancak küçük memurluklara ve bazı müşavirliklere gelebiliyordu. Birinci derecede sorumlu makam sahipleri ile yüksek görevliler tamamen Hun aslından gelmeydi. Bunlar emirlerindeki silahlı kuvvetlerle, aynı zamanda birer komutandılar.

Devlet teşkilatının (Sağ-Sol eligleri=kanat kralları) Çinlilikle hiç bir ilgisi yoktu. Mete tarafından gerçekleştirilen ve toplulukta kabilecilik gayretlerini kırarak devlete milli topluluk havasını getiren ordudaki 10'lu tertip Türk idi. Devletin "Milli" karakterinin korunmasına dikkat ediliyordu. İmparator kumandasındaki Çin ordusunu kuşatan Mete'un Çin içlerine dalarak bozkırdan uzaklaşmasına , devlet meclisi engel olmuştu.

Hun devleti bozkır Gök-Tanrı inanışındaydı. Bu bakımdan Türk inancı ne Moğol totemciliğine ne de Çin toprak tanrıcılığına benziyordu.

Bütün bunlardan dolayı Mete'un zamanında kesin şeklini aldığı görülen büyük Hun Devleti, sosyal yapı, hakimiyet anlayışı, idare, ordu, din, dünya görüşü ve benzeri gibi çeşitli yönlerden, Türk milletinin tarih ve kültüründe bir kilit taşı ve ana kaynak durumundadır. Onun için Türk ve dünya tarihinde çok büyük önem taşır.

HUN İMPARATORLUĞUNUN PARÇALANMASI

Mete'dan sonra hükümdar olan KİOK (M.Ö.174-160) devletin büyüklüğünü muhafaza etmeye çalıştı. Yurtlarından oynattığı Yüeçi'ler Afganistan'a giderek burada İskender tarafından kurulmuş olan GREK hakimiyetine son vermişlerdi. (M.Ö.166) Aynı yıl Kiok da kalabalık ordusu ile Çin başkentine giderek imparatorun sarayını yakıp ülkenin Çinli prensesini de alarak evlenmişti.

ÇİN PRENSESLERİNİN HUN ÜLKESİNDEKİ ETKİLERİ

Çin sarayı ile kurulan ve devam ettirilen akrabalık siyasi bir nitelik taşıyordu. Fakat bu çığırın açılması ilerde Çin ile temas edecek olan hemen bütün Türk devletleri bakımından kötü sonuçlar verecek bir davranış oldu. Hanedanlar arasındaki bu yakınlaşma Çin entrikalarının yoğunlaşması için bir fırsat yaratıyordu. Çin diplomatları ve görevlileri Hun merkezindeki Çinli prensesin himayesinden faydalanıyorlardı. Bu sayede Hun topraklarında serbestçe gezip dolaşıyorlar, Türklerin ve onlara bağlı kavimlerin arasında propaganda yapıyorlardı.

ÇİN CASUSLARI

Çin imparatoru VU-Tİ Çin'in en büyük gelir kaynağı olan ipeğe batı ülkelerinde yeni pazarlar bulma gayretindeydi. Bunun içinde İç Asya İran üzerinden Akdeniz kıyılarına ulaşan ünlü "İpek yolu" nu güvenlik altında bulundurmak istiyordu. Bu bakımdan Orta ve Batı Asya da yabancıların gücünü kırması gerekiyordu. Türk-Çin mücadelesinin yüzlerce yıl sürmesinin temel sebeplerinden biride bu kervan yoluna hakim olmaktı.

Vu-Ti ipek yolu üzerindeki memleketleri ve kavimleri öğrenerek Hun'lara karşı işbirliği sağlamayı dış politikasının ana hedefi haline getirmişti. Bu maksatla yüksek rütbeli bir asker olan Çang-Kien'i batıya göndermişti. Bu casus gizli vazifesini yaparken Hun'lar tarafından yakalanıp uzun zaman gözaltında tutuldu.

Çinli casus batıda geçirdiği on yıl içinde edindiği bilgileri, temaslarını ve tavsiyelerini bir rapor haline getirerek imparatora sundu. Bu önemli rapor sonraki yıllarda takip edilecek Çin siyaseti için başlı başına bir rehber vazifesi gördü.

ÇİN ORDUSUNDA HUN USULÜNE BENZER YENİLENMELER


Hanedanlar arasındaki akrabalık bağlarına ve gizli haber alma faaliyetine ek olarak Çin imparatorları askeri ıslahata da önem verdiler. Çin orduları Türk usulüne göre yetiştirilmeye çalışıldı. Tuman zamanında başlayan bu hareketlilik ara verilmeksizin uzun zaman sürdürüldü. Nihayet Çinliler Hun tarzında 140.000 kişilik süvari kuvveti çıkaracak konuma geldiler.

 
  Bugün 32484 ziyaretçi(232145)klık kişi burdaydı  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol